Tom ve Mary düğünlerini planlamakla meşgul.
- Tom and Mary are busy planning their wedding.
Devrim konseyi strateji planlamak için toplandı.
- The revolutionary council met to plan strategy.
Sigara içerken planı tasarladım.
- I conceived of the plan while I was smoking.
Asgari ücreti artırmayı tasarladıkları doğru mu?
- Is it true they're planning to raise the minimum wage?
Tom Boston'a bir yolculuk için planlar yaptı.
- Tom has made plans for a trip to Boston.
New York'a bir yolculuk planlıyoruz.
- We are planning a trip to New York.
Tom için bir parti tertip ettim.
- I planned a party for Tom.