Devrim konseyi strateji planlamak için toplandı.
- The revolutionary council met to plan strategy.
Her şeyi planlamak zorundayım.
- I have to plan everything.
Tüm Amerikan işçilerinin yaklaşık yarısının iş yeri emeklilik tasarruf planına girişleri yok.
- About half of all American workers do not have access to workplace retirement savings plan.
Planı nasıl tasarladı?
- How did he work out the plan?
Müttefik askeri liderler Japon planını yenmek için bir yol buldu.
- Allied military leaders found a way to defeat the Japanese plan.
New York'a bir yolculuk planlıyoruz.
- We are planning a trip to New York.
Tom için bir parti tertip ettim.
- I planned a party for Tom.