Hasta tamamen iyileşti.
 - The patient made a full recovery.
O bugünkü sınava girmek istemedi, bu yüzden hasta olduğuna inandırdı, ve okula gitmedi.
 - He didn't want to take today's test, so he made believe that he was sick, and didn't go to school.
Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.
 - His castle was made of broken glass.
Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
 - No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.
Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
 - The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
O, müziği deli gibi seviyor.
 - He is mad about music.
Niçin bana kızgınsın?
 - Why are you mad at me?
Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
 - You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
 - It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.
Tom bana sinirli ama onu suçladığımı söyleyemem.
 - Tom is mad at me and I can't say I blame him.
Tom çılgın gibi görünüyor.
 - It looks like Tom is mad.
Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.
 - It was mad of him to try to swim in the icy water.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
 - He was so sad that he almost went mad.