The man dancing on the stage is my uncle.
- Sahnede dans eden adam benim amcam.
She takes singing and dancing lessons, not to mention swimming and tennis lessons.
- O, müzisyenlik ve dansçılık dersleri alıyor; yüzme ve tenis derslerini saymıyorum.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
Jig, reel and hornpipe are the most popular irish dances.
- Jig, reel ve hornpipe en popüler İrlanda danslarıdır.
I just hope no one saw me dancing.
- Umarım kimse beni dans ederken görmemiştir.
Since the accident, Tom has given up hope of becoming a professional dancer.
- Tom, kazadan beri profesyonel bir dansçı olma umudundan vazgeçti.
She has bought a record of dance music.
- O bir dans müziği plağı aldı.
Jig, reel and hornpipe are the most popular irish dances.
- Jig, reel ve hornpipe en popüler İrlanda danslarıdır.
Tom burst out laughing when he saw Mary dancing a jig.
- Tom Mary'yi jig dansı yaparken gördüğünde kahkahalara boğuldu.
The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
- 1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.
Tom felt like dancing.
- Tom'un canı dans etmek istedi.
Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe.
- Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi.
No one did anything but dance.
- Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı.
Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe.
- Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi.
Would you like to dance?
- Dans etmek ister misiniz?
She has bought a record of dance music.
- O bir dans müziği plağı aldı.
Dan needed money and sought financial relief from his father.
- Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi.
Dan promised Linda to stay away from alcohol.
- Dan, Linda'ya alkolden uzak kalacağına dair söz verdi.
I would rather sing than dance.
- Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim.
She likes dancing in a disco better than skiing.
- Bir diskoda dans etmeyi kayak yapmaktan daha fazla sever.
Handball is a very popular sport in Denmark.
- Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
Linda was a popular exotic dancer in London.
- Linda, Londra'da popüler bir egzotik dansçıydı.
Dan got into his car and drove off.
- Dan arabasına bindi ve uzaklaştı.
Dan didn't even offer Linda a cup.
- Dan bile Linda'ya bir fincan teklif etmedi.
Dan Chaucer, well of English vndefyled, / On Fames eternall beadroll worthie to be fyled.