I think he is a doctor.
 - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
 - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
What do you think of modern art?
 - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?
Every time I hear that song, I think of my high school days.
 - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.
Words express thoughts.
 - Kelimeler düşünceleri ifade eder.
She is very thoughtful and patient.
 - O çok düşünceli ve sabırlı.
Tom was probably pondering something.
 - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
She pondered the question for a while.
 - Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Tom was probably pondering something.
 - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
 - Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
 - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
When I contemplate the sea, I feel calm.
 - Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.
He contemplated their plan.
 - O onların planı üzerinde düşündü.
Do you meditate, Tom?
 - Üzerinde düşünür müsün?
I'm trying to meditate.
 - Düşünmeye çalışıyorum.
Do you think that was deliberate?
 - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
The jury deliberated for three days.
 - Jüri üç gün boyunca düşündü.
With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas.
 - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.
I have no idea what that guy is thinking.
 - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
It is worthwhile considering what it is that makes people happy.
 - İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.
His suggestion is worth considering.
 - Onun önerisi düşünmeye değer.
Tom considered his options.
 - Tom seçeneklerini düşündü.
Have you ever considered majoring in economics at college?
 - Üniversitede iktisat bölümünde uzmanlaşmayı hiç düşündünüz mü?