düşünceler

listen to the pronunciation of düşünceler
Turkish - English
(Ticaret) considerations

Such considerations ultimately had no effect on their final decision. - Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.

ideas
opinions

Don't confuse opinions with facts. - Düşüncelerle gerçekleri karıştırmayın.

These are completely different opinions. - Bunlar tamamen farklı düşünceler.

düşünce
idea

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

These ideas are embodied in the constitution. - Bu düşünceler anayasada düzenlendi.

düşünce
notion

He had no notion of leaving his hometown. - Onun memleketi terk etme düşüncesi yoktu.

düşünce
opinion

Your opinion is very constructive. - Düşünceniz çok yapıcı.

He stuck to his opinion though I told him not to. - Ona yapmamasını söylememe rağmen o düşüncesine yapışmış.

düşünce
consideration

Such considerations ultimately had no effect on their final decision. - Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.

düşünce
thought

It's thoughtless of her to say so. - Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

düşünce
mind

I have a good mind to strike you for being so rude. - Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.

We can just about read each other's minds. - Biz neredeyse birbirimizin düşüncelerini okuyabiliriz.

düşünce
{i} think

This article will affect my thinking. - Bu makale düşüncemi etkileyecek.

I managed to bring him around to my way of thinking. - Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.

düşünce
{i} remark

Your remarks are off the point. - Düşünceleriniz konudan uzak.

For a girl of her age, Mary expresses very clever, remarkable thoughts. - Onun yaşındaki bir kız için, Mary çok zeki, dikkat çekici düşünceler ifade eder.

düşünce
thought, consideration; idea, opinion; anxiety, worry, care
düşünce
reasoning
düşünce
belief
düşünce
take

what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.

Please, take a look at my first post and let me know what you think about it. - Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.

I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life. - Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.

düşünce
fancy
düşünce
sentiments
düşünce
judgement [Brit.]
düşünce
thinking

His way of thinking is a bit extreme. - Onun düşünce biçimi biraz aşırı.

Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents. - Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı.

düşünce
mentality
düşünce
assessment
düşünce
view

I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things. - Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.

He studied day and night with a view to becoming a lawyer. - Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.

düşünce
communion
düşünce
plan

I can't agree with you with regard to the new plan. - Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.

düşünce
(Politika, Siyaset) position
düşünce
idee
düşünce
prognosis
düşünce
reflexion
düşünce
attitude
düşünce
sight

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

düşünce
conception
düşünce
judgment
düşünce
voice
düşünce
observation
düşünce
sense
düşünce
argument
düşünce
estimate
düşünce
thinking in
düşünce
to thought
düşünce
say so

It's thoughtless of her to say so. - Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.

düşünce
conceit

He is so full of conceit that everybody dislikes him. - O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu.

düşünce
thought, thinking
düşünce
counsel
düşünce
idea, opinion, reflection, observation
düşünce
cogitation
düşünce
apprehension
düşünce
ideo
düşünce
anxiety, worry
düşünce
comment
düşünce
sentiment

Anti-Chinese sentiment is on the rise in Myanmar. - Myanmar'da Çin karşıtı düşünceler artıyor.

düşünce
{i} judgement
düşünce
estimation
düşünce
prognoses
düşünce
concept
düşünce
construct

Your opinion is very constructive. - Düşünceniz çok yapıcı.

Tom has constructive ideas. - Tom'un yapıcı düşünceleri var.

Turkish - Turkish
mülahazat
fikriyat
(Osmanlı Dönemi) tasavvurât
düşünce
Dış dünyanın insan zihnine yansıması
düşünce
Niyet, tasarı. İlke, yönetici sav
düşünce
Tasa, kaygı, sıkıntı
düşünce
Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, mütalaa, fikir, mülahaza, ide: "Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur."- T. Buğra
Düşünce
mülahaza
Düşünce
endişe
Düşünce
mütalaa
Düşünce
(Osmanlı Dönemi) GAİLE
düşünce
İlke, yönetici sav
düşünce
Niyet, tasarı
düşünce
Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, mütalâa, fikir, mülâhaza, ide
düşünceler
Favorites