düşün

listen to the pronunciation of düşün
Turkish - English
thought

She is very thoughtful and patient. - O çok düşünceli ve sabırlı.

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

idea

Tom thought it would be a good idea to see a doctor. - Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

concept
product of the mind
{f} think

I think he is a doctor. - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

think of

Two people think of her as their daughter. - İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.

Every time I hear that song, I think of my high school days. - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.

ponder

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

turn over
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

{f} thinking

When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something. - Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

{f} picturing
cogitate
cast about
ponder of
contemplate

He contemplated their plan. - O onların planı üzerinde düşündü.

Do you believe that elephants can contemplate life after death? - Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?

meditate

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

He meditated for two days before giving his answer. - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

{f} deliberate

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

think up
excogitate
considering

His suggestion is worth considering. - Onun önerisi düşünmeye değer.

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

considered

Tom considered working for our company, but decided not to. - Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.

Have you ever considered majoring in economics at college? - Üniversitede iktisat bölümünde uzmanlaşmayı hiç düşündünüz mü?

thinkup
düşün ki
imagine that
düşün özgürlüğü
freedom of thought
bin düşün bir söyle
(deyim) least said soonest mended
önce düşün, sonra söyle
(Atasözü) Think before you speak
Turkish - Turkish
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide