An awning broke his fall and saved his life.
- Bir tente onun düşüşünü kırdı ve onun hayatını kurtardı.
My grandma injured her leg in a fall.
- Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.
Today is the fifth day of continual stock price decline.
- Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.
The yen's appreciation accelerated the decline of that company.
- Yenin değerlenmesi o şirketin düşüşünü hızlandırdı.
It's quiet enough to hear a pin drop.
- Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.
You could hear a pin drop in the room.
- Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin.
Survival analysis showed a significant reduction.
- Yaşam analizi önemli bir düşüş gösterdi.
The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
- Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
- Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
I never dreamed I would meet you here.
- Seninle burada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
All the expenses will fall on the sponsor.
- Tüm masraflar sponsora düşecektir.
Newton saw an apple fall off a tree.
- Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
- İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
- Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
She came close to falling off the platform.
- Neredeyse platformdan düşüyordu.
Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
- Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
A fallen rock barred his way.
- Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
The horse broke its neck when it fell.
- Düşen at boynunu kırdı.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
Home prices are plummeting.
- Ev fiyatları hızla düşüyor.
TL had a sharp drop against USD - TL dolara karşı dik bir düşüş yaşadı.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.