convey, carry, bear, transfer; deport

listen to the pronunciation of convey, carry, bear, transfer; deport
English - Turkish

Definition of convey, carry, bear, transfer; deport in English Turkish dictionary

transport
ulaşım

Kar, ülkenin yüksek yerlerinde ulaşımı engelledi. - Snow prevented the transport in high places of the country.

Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya küçülüyor. - Because of modern communication and transportation systems, the world is getting smaller.

transport
taşınabilir
transport
(İnşaat) taşınım
transport
{f} naklet

Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti. - Sami transported his furniture to Cairo.

transport
araç

Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu. - A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.

Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir. - This place isn't convenient for public transportation.

transport
{f} nakletmek
transport
taşı
transport
askeri vasıta
transport
(fiil) taşımak, nakletmek, sürmek, coşturmak, heyecanlandırmak, başını döndürmek
transport
{i} ask. nakliye gemisi
transport
{i} nakliye aracı
transport
münakalat
transport
Ministry of Transport Ulaştırma Bakanlığı
transport
{f} heyecanlandırmak
transport
{i} nakil

Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı. - This street is closed for transports of dangerous goods.

transport
{i} taşıma, nakliye; taşınma, nakledilme: public transport toplu taşıma
transport
(Askeri) NAKLİYE GEMİSİ: Birlikleri, ikmal maddelerini ve malzemeyi taşımada kullanılan gemi
transport
{i} sürgün
English - English
{f} transport
convey, carry, bear, transfer; deport
Favorites