Hayatımda hiç bu kadar mahcup olmadım.
- I've never been so embarrassed in my life.
Tom yaptığı işten mahcup oldu.
- Tom is embarrassed by what he did.
Tom şimdi tamamen şaşkın.
- Tom is now totally confused.
Tom çok şaşkın görünüyor.
- Tom looks very confused.
Tom kafası karışmış görünüyor.
- Tom appeared confused.
Sanırım Tom'un kafası karışmış.
- I think Tom is confused.
Onu şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to confuse him.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Umutsuzum ve kafam karışık.
- I'm desperate and confused.
Tom mahçup göründüğümü söyledi.
- Tom said I seemed embarrassed.
Tom mahçup göründüğümü söyledi.
- Tom said I looked embarrassed.
İnsanların kafalarını karıştırmak istemedim.
- I didn't want to confuse people.
Kafası karışmak kolaydır.
- It's easy to get confused.
Kafası karışmak kolaydır.
- It's easy to get confused.
Tom kafası karışmış görünüyor.
- Tom appears confused.
Tom kafası karışmış görünüyor.
- Tom appeared confused.
Sana söyleyemeyecek kadar çok utangaçtım.
- I was too embarrassed to tell you.
Tom biraz utangaçtır.
- Tom is a little embarrassed.
Tom sizi şaşırtmaya çalışıyor.
- Tom is trying to confuse you.
Onu şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to confuse him.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
Beni biriyle karıştırmış olmalısınız.
- You must have me confused with someone else.
Tom ilk kez Mary'nin önünde gömleğini çıkardığında utanmıştı, çünkü göğsüne onun eski arkadaşının adını dövme yaptırmıştı.
- Tom was embarrassed when he took his shirt off in front of Mary for the first time, because he had his ex's name tatooed on his chest.
Tom utanmış görünüyordu.
- Tom seemed embarrassed.
Tom son derece şaşırmış görünüyor.
- Tom looks utterly confused.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Sıkılgan görünüyordun.
- You looked embarrassed.
Tom biraz sıkılgan görünüyor.
- Tom is looking a little embarrassed.
... I'M CONFUSED. ...
... he was rather more confused than I was and I argued back, but what was really most important ...