comfortable; at ease

listen to the pronunciation of comfortable; at ease
English - Turkish

Definition of comfortable; at ease in English Turkish dictionary

easy
rahat

Tom televizyon izlerken rahat bir koltukta oturuyordu. - Tom was sitting in an easy chair, watching TV.

Seni rahat ettirebilmek için elimden gelen her şeyi yaparım. - I'll do whatever I can to make it easy for you.

easy
kolay

İngilizce konuşmak kolay değildir. - Speaking English is not easy.

Peyniri bıçakla kesmek kolaydır. - It's easy to cut cheese with a knife.

easy
{s} basit

Şeyleri her zaman çok basite alıyorsun. - You always take things too easy.

Soruna basit bir çözüm muhtemelen mevcut. - There is probably an easy solution to the problem.

easy
varlıklı
easy
eziyetsiz
easy
sehil
easy
sorunsuz
easy
kolayca

Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde. - My house is within easy reach of the station.

Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı. - Sami always had pills within easy reach.

easy
kolaylıkla

Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir. - The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.

easy
asanlıkla
easy
asan
easy
{s} doğal

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır. - It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.

Radyoda doğal olarak konuşmak kolay değil. - It is not easy to speak naturally on the radio.

easy
{s} serbest
easy
{s} huzurlu
easy
z., k.dili. kolayca, rahatça
easy
(sıfat) basit, kolay, zahmetsiz, rahat, dertsiz, huzurlu, zevkli, uysal, serbest, doğal
easy
{s} uysal

Tom babası kadar uysal görünüyor. - Tom seems as easy-going as his father.

Doğuştan oldukça uysal bir adam. - He is by nature quite an easy-going man.

easy
{s} zevkli
English - English
easy

Now that I know it's taken care of, I can rest easy at night.

comfortable; at ease
Favorites