Tom su içmek için bir çeşmede durdu.
- Tom stopped at the water fountain to get a drink.
İstasyonun önünde bir çeşme vardır.
- There is a fountain in front of the station.
Şimdi çocuk zaten pınara düştü.
- Now the child has already fallen in the fountain.
Yanınızda bir dolmakaleminiz var mı?
- Do you have a fountain pen with you?
Dolmakalemle yazmayı severim.
- I like writing with a fountain pen.
Öyleyse siz de bu kursu takip etmeyi planlıyorsunuz.
- So you're planning to follow this course as well!
Pekala, bunu sen yapmadıysan, öyleyse kim yaptı?
- Well, if you didn't do it, then who did?
O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
- He got well acquainted with the history of Japan.
Tom ofiste olanların iyice farkında.
- Tom is well aware of what is going on at the office.