I'd like to stay one more night. Is that possible?
- Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
Did God really create the earth in a single day?
- Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
I don't have a single enemy.
- Benim tek bir düşmanım yok.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
He needs something to drink.
- İçecek bir şeye ihtiyacı var.
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
- İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
It isn't a real apartment.
- O, gerçek bir daire değildir.
He read the poem in a monotone.
- O, şiiri monoton bir şekilde okudu.
Monopoly is a popular game for families to play.
- Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.
Every time I think of Tom, I get a lump in my throat.
- Tom'u ne zaman düşünsem, boğazımda bir yumru hissediyorum.
One lump of sugar, please.
- Bir küp şeker, lütfen.
A cup of coffee cleared my head.
- Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
Two heads are better than one.
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
The soldiers have erected a peace monument.
- Askerler bir barış anıtı diktiler.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
I would like to go to the United States one day.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
Unity is better than money.
- Birlik paradan daha iyidir.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
He lives somewhere about here.
- O, burada bir yerde yaşıyor.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
Do you have any engagement tomorrow?
- Yarın herhangi bir randevun var mı?
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
This is a nice change of pace.
- Bu hoş bir değişiklik.
I've got a pacemaker.
- Benim bir kalp pilim var.
I brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
Would you like some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
- Balkabağı, iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır.
We should play squash together sometime.
- Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.