The square root of one is one.
- Birin karekökü birdir.
Listen, Israel! The Lord is our God; the Lord is one.
- Dinle İsrail! Rab Tanrımızdır; Rab birdir.
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
There isn't a single cloud in the sky.
- Gökyüzünde tek bir bulut yok.
I don't have a single enemy.
- Benim tek bir düşmanım yok.
We generally drink tea after a meal.
- Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
I'm busy looking for an apartment.
- Ben bir daire aramakla meşgulüm.
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
- İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
He wore a top hat and a monocle.
- O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.
He read the poem in a monotone.
- O, şiiri monoton bir şekilde okudu.
Every time I think of Tom, I get a lump in my throat.
- Tom'u ne zaman düşünsem, boğazımda bir yumru hissediyorum.
I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
Caesar erected a golden statue of Cleopatra.
- Sezar, Kleopatra'nın altından bir heykelini dikti.
Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
- Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
Which language is spoken in the United States of America?
- Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
He spoke of party unity.
- O, parti birliği hakkında konuştu.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
He lives somewhere about here.
- O, burada bir yerde yaşıyor.
I thought we were going to go somewhere.
- Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
I've got a pacemaker.
- Benim bir kalp pilim var.
He walked at a quick pace.
- O büyük bir hızla yürüdü.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
Would you like some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
- Balkabağı, iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır.
Have you ever squashed a fly with your hand?
- Sen hiç elinle bir sinek ezdin mi?