birbirine

listen to the pronunciation of birbirine
Turkish - English

Definition of birbirine in Turkish English dictionary

<span class="word-self">birbirinespan>
each other

The two ladies smiled at each other. - İki leydi birbirine gülümsedi.

Tom and Mary are very close to each other. - Tom ve Mary birbirine çok yakın.

birbiri
one another

Let's try to understand one another. - Birbirimizi anlamaya çalışalım.

We should try to understand one another. - Biz birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.

birbiri
each other

Japan and China differ from each other in many ways. - Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.

We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry. - Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.

birbiri
each other, one another
birbiri
{f} interconnected

Everything is interconnected. - Her şey birbirine bağlıdır.

Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected. - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

<span class="word-self">birbirinespan>
one another

The two streets run parallel to one another. - İki cadde birbirine paralel çalışır.

The three boys looked at one another. - Üç genç birbirine baktı.

<span class="word-self">birbirinespan>
each other, one another
<span class="word-self">birbirinespan>
{f} tally
Turkish - Turkish

Definition of birbirine in Turkish Turkish dictionary

BiRBiRi
Biri diğerinin yanı sıra
BiRBiRi
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu: "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar."- N. S. Örik
birbiri
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu