Tom and Mary are very close to each other.
- Tom ve Mary birbirine çok yakın.
The two ladies smiled at each other.
- İki leydi birbirine gülümsedi.
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
We helped one another.
- Birbirimize yardımcı olduk.
We don't know each other.
- Biz birbirimizi tanımıyoruz.
These two lines cut across each other at right angles.
- Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
The two streets run parallel to one another.
- İki cadde birbirine paralel çalışır.
All living things on earth depend one another.
- Dünyada yaşayan her şey birbirine bağlıdır.