birbirine

listen to the pronunciation of birbirine
Turkish - English

Definition of birbirine in Turkish English dictionary

<span class="word-self">birbirinespan>
each other

Tom and Mary are very close to each other. - Tom ve Mary birbirine çok yakın.

The two ladies smiled at each other. - İki leydi birbirine gülümsedi.

birbiri
one another

It is our duty to help one another. - Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.

We helped one another. - Birbirimize yardımcı olduk.

birbiri
each other

We don't know each other. - Biz birbirimizi tanımıyoruz.

These two lines cut across each other at right angles. - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

birbiri
each other, one another
birbiri
{f} interconnected

Everything is interconnected. - Her şey birbirine bağlıdır.

Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected. - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

<span class="word-self">birbirinespan>
one another

The two streets run parallel to one another. - İki cadde birbirine paralel çalışır.

All living things on earth depend one another. - Dünyada yaşayan her şey birbirine bağlıdır.

<span class="word-self">birbirinespan>
each other, one another
<span class="word-self">birbirinespan>
{f} tally
Turkish - Turkish

Definition of birbirine in Turkish Turkish dictionary

BiRBiRi
Biri diğerinin yanı sıra
BiRBiRi
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu: "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar."- N. S. Örik
birbiri
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu