Definition of bir arada in Turkish English dictionary
- all together
- together
You shouldn't keep towels and cleaning rags together.
- Sen havluları ve temizlik bezlerini bir arada tutmamalısın.
Keep it together, Tom.
- Onu bir arada tut, Tom.
- (deyim) go hand in hand
- in conjunction with
- bir arada tutmak
- keep together
- bir arada var olan
- coexistent
- bir arada var olmak
- coexist
- bir arada yaşama
- coexistence
- arada bir
- (every) now and then, occasionally, once in a while, now and then
- arada bir
- from time to time, now and then
- bir ara
- some time or other
- arada bir
- (deyim) few and far between
- arada bir
- every so often
I play golf every so often.
- Arada bir golf oynarım.
- arada bir
- at times
He gets tough at times.
- O arada bir saldırganlaşır.
- arada bir
- every now and again
- arada bir
- now and then
He comes to visit us every now and then.
- Arada bir bizi ziyaret etmeye gelir.
Now and then she plays tennis.
- O, arada bir tenis oynar.
- arada bir
- from time to time
- arada bir
- occasionally
- bir ara
- incidentally
- bir ara
- some time
We must get together for a drink some time.
- Bir ara bir içki için buluşmalıyız.
He stayed there some time.
- O, bir ara orada kaldı.
- hepsi bir arada
- all in one
- bir ara
- sometime
I'd like to come around to your house sometime.
- Ben, bir ara evinize uğramak istiyorum.
Come and see us sometime.
- Bir ara bizi görmeye gel.
- birarada
- together
- arada bir yapılan damping
- sporadic dumping
- arada bir yapılan damping
- occasional sale of a commodity at below cost or at a lower price abroad than domestically
- arada bir
- once in a while
Everybody makes mistakes once in a while.
- Herkes arada bir hatalar yapar.
Once in a while, he leaves his umbrella in the train.
- Arada bir şemsiyesini trende bırakır.
- arada bir
- seldom
I seldom do that anymore.
- Ben artık onu arada bir yapıyorum.
- ateşle barut bir arada/ yerde olmaz/durmaz
- (Atasözü) It is dangerous to leave a young couple alone together
- barış içinde bir arada yaşama ilkesi
- (Hukuk) peaceful coexistence
- bir ara
- a) for a moment b) some time
- bir ara
- whenever
- iki arada bir
- derede somehow or other
- iki arada bir derede
- between the devil and the deep sea
- iki arada bir derede kalmak
- straddle
- iki arada bir derede kalmak
- to be in a tight situation
- iki arada bir derede kalmak
- seesaw between two opinions
- ikisi bir arada
- two in a row
- partiyi bir arada tutmak
- whip in
- ünlü harflerle bir arada olan
- consonantal