Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
She got married without her parents knowing it.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
Ken is as tall as Bill.
- Ken Bill kadar uzun boylu.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
His name is known to everyone in this town.
- Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.
- Mor blev i bilen mens far handlede ind.
O, bana yeni arabasını gösterdi.
- Hun viste mig sin nye bil.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?