He tried to get me to help him.
- Beni ona yardım ettirmeye çalıştı.
Please don't get me wrong.
- Lütfen beni yanlış anlamayın.
partiye bendi de götürün.
I can't bring myself to trust his story.
- Ben onun hikayesine inanamıyorum.
I can only speak for myself.
- Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
My dog is almost half the size of yours.
- Benim köpeğim neredeyse boyunuzun yarısı kadar.
My brother-in-law is really egotistical.
- Eniştem gerçekten bencil.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
She had a mole on her face.
- Onun yüzünde bir ben var.
Tom has a mole under his left eye.
- Tom'un sol gözünün altında bir beni var.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.