Please don't get me wrong.
- Lütfen beni yanlış anlamayın.
Don't get me wrong, Tom.
- Beni yanlış anlama, Tom.
partiye bendi de götürün.
I can only speak for myself.
- Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.
I made this clothing myself.
- Bu giysiyi ben kendim yaptım.
My dog is almost half the size of yours.
- Benim köpeğim neredeyse boyunuzun yarısı kadar.
In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
My brother-in-law is really egotistical.
- Eniştem gerçekten bencil.
Tom is young, rich, spoiled and egocentric.
- Tom, genç, zengin, şımarık ve benmerkezcidir.
She had a mole on her face.
- Onun yüzünde bir ben var.
Each molecule in our body has a unique shape.
- Vücudumuzdaki her molekülün benzersiz bir şekli vardır.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.