Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Sabah ibadeti saat on birde başlar.
- Morning worship begins at eleven o'clock.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
- Birth is, in a manner, the beginning of death.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Başlamaya hazır mısın?
- Are you ready to begin?
In the beginning God created the heavens and the earth.
- In the beginning God created Heaven and Earth.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
... But just as the world begins to open itself up to man, ...
... but now the ice begins to melt and sea levels rise again. ...