Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
O, bize başlamak için sinyal verdi.
- He gave us the signal to begin.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
In the beginning God created the heavens and the earth.
- In the beginning God created Heaven and Earth.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
... have Afghanistan sustain itself as we begin to draw down our own presence. PHILLIPS: Great. ...
... I thought I'd begin by just saying a little bit about my background. I grew up in an ...