Bu insanlar önyargılı.
- These people are prejudiced.
Sen önyargılısın, değil mi?
- You're prejudiced, aren't you?
Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu.
- Sami's vision was severely impaired.
Sigara içmek sağlığını etkiler.
- Smoking affects your health.
Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.
- What you spend time doing in your childhood affects the rest of your life.
Önerilen kanun esasen kusurludur.
- The proposed law is fundamentally flawed.
Tasarı kendisi kusurlu.
- The design itself is flawed.