beeinträchtigt

listen to the pronunciation of beeinträchtigt
German - Turkish
etkilenmiş
English - Turkish

Definition of beeinträchtigt in English Turkish dictionary

prejudiced
{s} önyargılı

Burada insanlar çok önyargılı. - People here are very prejudiced.

Sen önyargılısın, değil mi? - You're prejudiced, aren't you?

blighted
yanık
flawed
çatlamış
prejudiced
yanlı
blighted
{f} çürü
flawed
{f} çatla
impaired
{f} boz

Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu. - Sami's vision was severely impaired.

marred
{f} boz
affects
etkiler

Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler. - What you spend time doing in your childhood affects the rest of your life.

Hayal yaşamlarımızın her kısmını etkiler. - Imagination affects every part of our lives.

flawed
kusurlu

Önerilen kanun esasen kusurludur. - The proposed law is fundamentally flawed.

Tasarı kendisi kusurlu. - The design itself is flawed.

impaired
bozulan
marred
bozulmuş
flawed
{s} kusurlu; defolu
flawed
çatlak
prejudiced
{s} etki altında kalmış
prejudiced
{s} peşin hükümlü
prejudiced
{s} taraflı
prejudiced
etkile