Hiç yavru güvercin gördün mü?
- Have you ever seen a baby pigeon?
Parkta dolaşırken, bir yavru kuş buldum.
- Walking in the park, I found a baby bird.
Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night.
Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
- Mother asked the babysitter to watch the children.
Küçük bebek dün doğdu.
- The little baby was born yesterday.
Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
Bebekler çoğunlukla düşerler.
- Babies often fall down.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
O, bebeğine gülümsedi.
- She smiled at her baby.
Bebek tüm gece ağladı.
- The baby cried all night.
O, gerçek bir bebek gibi davrandı.
- She acted like a real baby.
Bir ergen bazen bir bebek gibi davranır.
- A teenager sometimes acts like a baby.
a baby elephant.
baby clothes.
Stand up for yourself - don't be such a baby!.
Why didn't any of my babysitters ever look like you?
- How come none of my babysitters ever looked like you?
How come none of my babysitters ever looked like you?
- Why didn't any of my babysitters ever look like you?