There were multiple disclaimers at the start of the video.
- Videonun başında birkaç feragatname vardı.
I'll come over to your place at the start of the holidays.
- Ben tatillerin başında senin evine geleceğim.
I succeeded in reaching the top of the mountain.
- Dağın tepesine ulaşmayı başardım.
It's not a suitable topic for discussion.
- Tartışma için uygun bir başlık değil.
I was beginning to lose my cool.
- Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.
She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
- Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
Republican Party leaders criticized President Hayes.
- Cumhuriyetçi Parti liderleri Devlet Başkanı Hayes'i eleştirdiler.
I am the patrol leader.
- Ben devriye başkanıyım.
I have a bad headache.
- Korkunç derecede başım ağrıyor.
Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
- Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
His failure was mainly due to carelessness.
- Onun başarısızlığı çoğunlukla dikkatsizliği yüzündendi.
The main islands of Japan are Hokkaido, Shikoku, Honshu and Kyushu.
- Japonya'nın başlıca adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur.
The couples carved their initials in oak trees.
- Çiftler baş harflerini meşe ağaçlarına kazıdılar.
She didn't like horsemeat, initially.
- Başlangıçta at etini beğenmedi.
What heading does this come under?
- Bu hangi başlığın altında toplanıyor?
Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
- Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
- Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.
Kinshasa is the capital city of the Democratic Republic of Congo.
- Kinşasa, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin başşehridir.
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
If I start eating potato chips, I can't stop.
- Patates cipsi yemeye başlarsam, duramam.
I ate the whole bag of potato chips by myself.
- Bir torba patates cipsini tek başıma yedim.
It's interesting to observe American politics, especially during a presidential election.
- Amerikan siyasetini, özellikle başkanlık seçimi sırasında gözlemlemek ilginçtir.
Tom should still be at work.
- Tom hâlâ iş başında olmalı.
Tom and Mary are both at work.
- Tom ve Mary her ikisi de iş başında.
I see no other course of action.
- Başka bir hareket tarzı göremiyorum.
Do you have a course for beginners?
- Yeni başlayanlar için bir kursunuz var mı?
Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else.
- Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.
Trusting yourself is the key to success.
- Kendine güvenmek başarının anahtarıdır.
The president granted a general pardon.
- Başkan genel af ilan etti.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
All the other children in the school had rich parents, and he was beginning to feel like a fish out of water.
- Okuldaki diğer tüm çocukların zengin ebeveynleri vardı, ve o sudan çıkmış bir balık gibi hissetmeye başlıyordu.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Don't stick your nose into other people's business.
- Başka insanların işine burnunu sokma!
Tom stuck his nose where it didn't belong.
- Tom başkalarının işine burnunu soktu.
The organization plays a principal role in wildlife conservation.
- Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.
Mr. Jackson is our principal.
- Bay Jackson, bizim başımız.
They shake hands instead of bowing.
- Başla selamlama yerine tokalaştılar.
He bowed to me as he left the room.
- O, odadan ayrılırken başıyla beni selamladı.
To protect your head, you need to wear a helmet.
- Başınızı korumak için bir kask takmanız gerekir.
“The Satanic Verses” by Salman Rushdie is a real masterpiece of modern literature.
- Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.
His masterpiece has not appeared yet.
- Onun başyapıtı henüz görünmedi.
Nobody else offered to help.
- Başka hiç kimse yardım etmeyi önermedi.
Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
Honesty is the primary reason for his success.
- Dürüstlük onun başarısı için temel nedendir.
The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
- Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.
It's fine to make grandiose plans, but I'd like you to start with what you have on your plate.
- Bu görkemli planları yapmak iyi fakat tabağında sahip olduğunla başlamanı istiyorum.
My grandfather nodded and smiled at me.
- Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.
The premier is likely to resign.
- Başbakan muhtemelen istifa edecek.
The premier and his cabinet colleagues resigned.
- Başbakan ve kabine arkadaşları istifa ettiler.
Nobody listens to this music except nuts.
- Delilerden başka kimse bu müziği dinlemez.
At first, I couldn't play the guitar.
- En başta gitar çalamıyordum.
At first, they were all convinced he was innocent.
- İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.
Tom G. Roberts is the Chief Justice of the U.S. Supreme Court.
- Tom G. Roberts, ABD Yüksek Mahkemesi Başyargıcıdır.
The army chief reported that the war was lost.
- Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
Baseball season has begun.
- Beyzbol sezonu başladı.
A relationship based on total honesty is bound to fail.
- Toplam dürüstlüğe dayalı bir ilişki başarısızlığa mahkûmdur.
Everything starts from the basis.
- Her şey temelden başlar.
We work on a piecework basis.
- Biz parça başı esasına göre çalışırız.
According to the weather forecast, the rainy season will set in before long.
- Hava tahmini göre, yağışlı mevsim çok geçmeden başlayacak.
According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.
- Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak.
Laurent Weber is the archbishop of Portland.
- Laurent Weber Portland'ın başpiskoposu.
Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
- Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.
Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
- Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
Mario Draghi is the head of the European Central Bank.
- Mario Draghi, Avrupa Merkez Bankası'nın başkanıdır.
I work in Central Park every morning starting at six.
- Central Park'ta her sabah altıda başlayarak çalışıyorum.
In love, there are only beginnings.
- Aşkta, sadece başlangıçlar vardır.
Modern philosophy has its beginnings in the 19th century.
- Modern felsefe 19. yüzyılda başlamıştır.
Whatever has a beginning also has an end.
- Başlangıcı olanın sonu da vardır.
A good beginning makes a good ending.
- İyi başlayan iyi biter.
The film had a great beginning, but the ending wasn't believable.
- Filmin harika bir başlangıcı vardı, ancak sonu inandırıcı değildi.
A good beginning makes a good ending.
- İyi başlayan iyi biter.
You've only been on the job for about 15 minutes.
- Sadece yaklaşık 15 dakika boyunca iş başındaydınız.
You're not supposed to eat on the job.
- İş başında yemek yememelisin.
Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.
- Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı.
Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı.
- Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.