at last

listen to the pronunciation of at last
English - Turkish
hele
en sonunda

En sonunda hatasını anladı. - At last, he realized his error.

Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü. - The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.

eninde sonunda

İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı. - The obstacles to our progress have been removed at last.

sonunda

Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi. - At last a good idea struck me.

Sonunda,gerçeği öğrendik. - At last, the truth became known to us.

nihayet

Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm! - I've just signed the divorce papers; I'm free at last!

Nihayet, Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı. - At last, Mario managed to win the princess's love.

finally
nihayet

Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık. - After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.

Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti. - Well, OK, Willie finally agreed.

finally
en sonunda

Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı. - Tom and Mary were finally alone.

Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz. - We finally have you where we want you.

at long last
en nihayet
finally
tamamen

Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı. - Tom and Mary were finally completely alone.

finally
bir de

Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı. - Tom finally got a text from Mary.

Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur. - It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.

finally
velhasıl
at long last
nihayet

Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler. - At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.

finally
kesin olarak
finally
sonunda

Sonunda,gerçeği öğrendik. - Finally we have learned the truth.

Sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik. - We finally decided to give him over to the police.

at long last
en sonunda
at long last
(deyim) en sonunda nihayet
finally
sözün kısası
finally
son olarak

Son olarak, son gün ne aldınız? - Finally, What did you buy the last day?

Son olarak, on iki puan Estonya'ya! - And finally, twelve points to Estonia!

English - English
After a long time; eventually

After three hundred years had passed, the vampire's soul was at last free.

In the end; finally; ultimately

After exhausting all possibilities, Holmes was at last satisfied the problem was unsolvable.

finally
as the end result of a succession or process; "ultimately he had to give in"; "at long last the winter was over"
lastly, eventually; finally
at long last
at last

    Turkish pronunciation

    ät läs

    Pronunciation

    /ˈat ˈlas/ /ˈæt ˈlæs/

    Etymology

    [ &t, 'at ] (preposition.) before 12th century. Middle English, from Old English æt; akin to Old High German az at, Latin ad.

    Videos

    ... I think the Galaxy have been great in the last two years. ...
    ... >>> I read that last night. ...
Favorites