anything apparently limitless in quantity or volume

listen to the pronunciation of anything apparently limitless in quantity or volume
English - Turkish

Definition of anything apparently limitless in quantity or volume in English Turkish dictionary

ocean
{i} okyanus

Memleketim okyanusa komşu. - My home town is adjacent to the ocean.

Tekne Pasifik Okyanusu açıklarında gitti. - The boat sailed across the Pacific Ocean.

sea
{i} deniz

Geceleyin denizde değiller miydi? - Aren’t they on the sea during the night?

Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu. - You can't drink seawater because it's too salty.

sea
{i} dalga

Dalgalar tarafından kıyıdan denize doğru sürüklendi. - He was carried by the waves away from the shore and out to sea.

Deniz bugün oldukça dalgalı. - The sea is pretty rough today.

sea
(sıfat) denizle ilgili, deniz
sea
sea breeze denizden esen rüzgar
sea
umman
sea
Smaris alcedo
sea
sea anemone deniz şakayığı
sea
Actiniaria
sea
(Askeri) AIR-LAND TEAM: DENİZ-HAVA-KARA TİMİ: Konvansiyonel olmayan ve milis harekatı yapacak şekilde özel eğitilmiş ve teçhizatlandırılmış ve müttefik ülkelerin personelini böyle harekatta gözetleme ve keşif dahil sularda, derelerde ve kıyı bölgelerinde eğiten bir subay grubu. Genelde SEAL timi olarak bilinir. (SEAL: Karada, denizde harekat yapabilen ve paraşütle atlayabilen komando)
ocean
(Coğrafya) anadeniz
ocean
(Ticaret) okyanus denizi
ocean
{i} derya
ocean
ocean lane okyanus gemilerinin sefer yolu
ocean
kürenin üçte ikisini kaplayan geniş su kıtası
ocean
ocean current okyanus akıntısı
ocean
büyük deniz
English - English
sea
ocean
anything apparently limitless in quantity or volume

    Hyphenation

    a·ny·thing ap·par·ent·ly lim·it·less in quan·ti·ty or vol·ume

    Turkish pronunciation

    enithîng ıperıntli lîmıtlıs în kwäntıti ır välyum

    Pronunciation

    /ˈenēˌᴛʜəɴɢ əˈperəntlē ˈləmətləs ən ˈkwäntətē ər ˈvälyo͞om/ /ˈɛniːˌθɪŋ əˈpɛrəntliː ˈlɪmətləs ɪn ˈkwɑːntətiː ɜr ˈvɑːljuːm/
Favorites