However, his girlfriend is selfish and hardly worries about Brian.
- Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
We had hardly arrived when Lucy started crying to go home.
- Lucy eve gitmek için ağlamaya başladığında, ancak varmıştık.
I slept barely two or three hours.
- Ben ancak iki veya üç saat uyudum.
Sometimes too much to drink is barely enough.
- Bazen içecek çok fazla şey ancak yeterlidir.
You may go to the party, but you must be home by midnight.
- Partiye gidebilirsin, ancak gece yarısına kadar eve olmalısın.
Five prisoners were recaptured, but three others are still at large.
- Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
However, the quantity was not correct.
- Ancak, miktar doğru değildi.
It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
- Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
Tom has only himself to blame.
- Tom ancak kendini suçlayabilir.
Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
- Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
God, please give me chastity and continence, but not yet.
- Tanrım, bana iffet ve ölçülülük ver, ancak henüz değil.
A lion is certainly much stronger than a sole hyena but there were three times as many hyenas there as lions.
- Bir aslan kesinlikle tek sırtlandan çok daha güçlüdür ancak orada aslanların üç katı kadar fazla sırtlan vardı.
However, his girlfriend is selfish and hardly worries about Brian.
- Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
Tom tried hard, but failed.
- Tom çok çalıştı, ancak başarısız oldu.
Peace is not the absence of violence but the presence of justice.
- Barış şiddetin yokluğu değildir ancak adaletin varlığıdır.
Certainly. I will need to confirm it, however. Please wait just a moment.
- Kesinlikle. Ancak onu teyit etmem gerekecek, lütfen sadece biraz bekleyin.
We're not gods, but mere men.
- Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.