an older person

listen to the pronunciation of an older person
English - Turkish

Definition of an older person in English Turkish dictionary

senior
{i} üst

Tom üst düzey bir yöneticidir. - Tom is a senior executive.

Bu seminer Japon firmalarından üst düzey pazarlama liderlerini hedef alacaktır. - This seminar will target senior marketing leaders from Japanese firms.

senior
{s} yaşça büyük
senior
yaşça daha büyük
senior
(Ticaret) emektar

Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur. - Of course, many senior citizens are happy with retirement.

senior
{i} büyük
senior
kıdemlilik
senior
daha yaşlı olan kişi
senior
son sınıfa ilişkin
senior
kıdemli kişi
senior
{s} yaşlı

Yaşlı birine yerini verdi. - She gave her seat to a senior citizen.

Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti. - The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.

senior
{s} son sınıfla ilgili
senior
(Askeri) KIDEMLİ ÜST: Hizmet süresi diğerlerinden fazla olan; sınıflandırmalarda esas olarak alınan tipe nazaran ileri derecede bulunan
senior
{i} baba
senior
{s} daha yaşlı
senior
{i} son sınıf öğrencisi

O, Harvard'da son sınıf öğrencisi. - He is now a senior at Harvard.

Tom lise son sınıf öğrencisi. - Tom is a high school senior.

senior
senior citizen yaşlı kimse
senior
senior high school
senior
{i} kıdemli kimse
English - English
senior
an older person

    Hyphenation

    an old·er per·son

    Turkish pronunciation

    ın ōldır pırsın

    Pronunciation

    /ən ˈōldər ˈpərsən/ /ən ˈoʊldɜr ˈpɜrsən/
Favorites