an officer in the army, a term in logic

listen to the pronunciation of an officer in the army, a term in logic
English - Turkish

Definition of an officer in the army, a term in logic in English Turkish dictionary

major
büyük

Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum. - I think that it likely that there was a major fault in the lookout.

Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var. - My house needs major repairs.

major
{i} branş

Asıl branş alanın nedir? - What's your major field?

Tom Fransızcayı ana branş olarak seçmeye karar verdi. - Tom decided to major in French.

major
{i} majör

Tom bir müzik majörü değil. - Tom isn't a music major.

major
{f} branşı doğrultusunda yoğunlaşmak
major
(Muzik) majör (gam)
major
(Ticaret) daha deneyimli
major
binbaşı

Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı. - Major Anderson was ready to stop fighting.

Ben bir İngiliz binbaşıydım. - I was an English major.

major
büyük önerme
major
büyük,esas
major
binbaşı/esas dal/reşit
major
{s} başlıca, asıl
major
{i} yetişkin
major
{s} önemli

Tütün önemli ürünlerden biridir. - Tobacco was one of their major crops.

O, gelirinin önemli bir bölümünü gıdaya harcıyor. - She spends a major part of her income on food.

major
(Tıp) a.1. Daha büyük (magnus'un süperlatif şekli); 2.Büyük
major
(fiil) branşı doğrultusunda yoğunlaşmak, konusunda uzmanlaşmak
major
{i} reşit kimse
major
daha büyük
major
(Mukavele) ana, esas, majör, birincil
major
major yoğunlaş
major
{s} ergin, reşit
English - English
{n} major
an officer in the army, a term in logic
Favorites