an engagement, bond, favor

listen to the pronunciation of an engagement, bond, favor
English - Turkish

Definition of an engagement, bond, favor in English Turkish dictionary

obligation
(Ticaret) sorumluluk
obligation
(Ticaret) tazminat
obligation
müdana
obligation
fariza
obligation
(Kanun) yumuş
obligation
borç senedi
obligation
yükümlülük

Ben sadece benim toplumsal yükümlülüklerimi yerine getirmek için partiye gittim. - I only went to the party to fulfill my societal obligations.

Tom yükümlülüklerini yerine getirmedi. - Tom didn't fulfill his obligations.

obligation
mecburiyet
obligation
{i} zorunluluk

O, zorunluluklarından dolayı artık gelemeyecek. - He won't be able to come anymore due to his obligations.

Have to zorunluluk ifade etmek için kullanılır. - Have to is used to express obligation.

obligation
Iaw of obligations borçlar hukuku
obligation
{i} zorunluluk, zorunluk, mecburiyet; yüküm, yükümlülük; farz
obligation
{i} senet
obligation
{i} ödev
obligation
{i} borç
obligation
(Askeri) MECBURİYET, TAAHHÜT, BORÇ: Verilen bir sipariş, ihale edilen bir sözleşme veya yaptırılan bir hizmetin ödenmesine ait bir tahsisat veya fon karşılığı olarak, özel surette ayrılmış dolar miktarı
English - English
{n} obligement
{n} obligation
an engagement, bond, favor
Favorites