an engagement, bond, favor

listen to the pronunciation of an engagement, bond, favor
Englisch - Türkisch

Definition von an engagement, bond, favor im Englisch Türkisch wörterbuch

obligation
(Ticaret) sorumluluk
obligation
(Ticaret) tazminat
obligation
müdana
obligation
fariza
obligation
(Kanun) yumuş
obligation
borç senedi
obligation
yükümlülük

O, yükümlülüklerini yerine getirmedi. - He didn't fulfill his obligations.

Artık yükümlülüklerimi yerine getiremiyorum. - I can no longer fulfill my obligations.

obligation
mecburiyet
obligation
{i} zorunluluk

O, zorunluluklarından dolayı artık gelemeyecek. - He won't be able to come anymore due to his obligations.

Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur. - If one has the right to live, then one should also have the right to die. If not, then living is not a right, but an obligation.

obligation
Iaw of obligations borçlar hukuku
obligation
{i} zorunluluk, zorunluk, mecburiyet; yüküm, yükümlülük; farz
obligation
{i} senet
obligation
{i} ödev
obligation
{i} borç
obligation
(Askeri) MECBURİYET, TAAHHÜT, BORÇ: Verilen bir sipariş, ihale edilen bir sözleşme veya yaptırılan bir hizmetin ödenmesine ait bir tahsisat veya fon karşılığı olarak, özel surette ayrılmış dolar miktarı
Englisch - Englisch
{n} obligement
{n} obligation
an engagement, bond, favor
Favoriten