Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim.
- For him it may be possible, but I'd never pass the test.
O nasıl mümkün olabilir?
- How is that possible?
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Onun yalan söylüyor olması mümkündür.
- It is possible that he is telling a lie.
Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's possible to do this without some help.
Herkesi memnun etmek olanaklı değildir.
- It's not possible to please everyone.
Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir.
- Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.
Jack'ın dışında muhtemelen hepimiz kötü yüzücüyüz.
- We are all poor swimmers with the possible exception of Jack.
Bir kaza geçirmiş olması olasıdır.
- It is possible that he has had an accident.
Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı.
- Germany faced possible starvation.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
Çocuğun nehri yüzerek geçmesi imkansızdı.
- It wasn't possible for the boy to swim across the river.
Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor.
- Tom's trying to make the impossible possible.