amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern

listen to the pronunciation of amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern
English - Turkish

Definition of amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern in English Turkish dictionary

affair
{i} sorun, mesele, iş
affair
{i} ilişki

O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi. - It was a one-sided love affair.

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

affair
takıntı
affair
macera

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

affair

Onun işlerine karışmayın. - Don't meddle in his affairs.

Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur. - You have no right to interfere in other people's affairs.

affair
hadise
affair
maslahat
affair
{i} olay

Onlar olayı araştıracak. - They are going to investigate the affair.

O, olaya karıştığını inkar etti. - He denied having been involved in the affair.

affair
iş/ilişki/mesele
affair
{i} mesele

Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı. - Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet.

Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor. - This whole affair is giving me a headache.

affair
{i} k.dili. şey (makine/eşya)
affair
{i} gönül macerası
affair
{i} k.dili. olay, skandal
affair
{i} konu

Bu konu ile bir ilgim yok. - I have nothing to do with the affair.

Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu. - The affair cost me many sleepless nights.

affair
{i} şey

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

English - English
{i} affair
amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern
Favorites