amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern

listen to the pronunciation of amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern
İngilizce - Türkçe

amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

affair
{i} sorun, mesele, iş
affair
{i} ilişki

Onun iş ilişkileri iyi durumda. - His business affairs are in good shape.

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

affair
takıntı
affair
macera

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

affair

Onun işlerine karışmayın. - Don't meddle in his affairs.

İşlerine karışmaya niyetim yok. - I have no intention of meddling in your affairs.

affair
hadise
affair
maslahat
affair
{i} olay

Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti. - He expressed regret over the affair.

O, olaya karıştığını inkar etti. - He denied having been involved in the affair.

affair
iş/ilişki/mesele
affair
{i} mesele

Ben mesele ile ilgili değilim. - I am not concerned with the affair.

Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor. - This whole affair is giving me a headache.

affair
{i} k.dili. şey (makine/eşya)
affair
{i} gönül macerası
affair
{i} k.dili. olay, skandal
affair
{i} konu

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

İş hakkında konuşmak ister misin? - Do you want to talk about the affair?

affair
{i} şey

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

İngilizce - İngilizce
{i} affair
amour, lovers' affair; matter; incident; deal, concern