Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
 - This factory manufactures automobile parts.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
 - Mother divided the cake into three parts.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
 - They could not agree on some parts of it.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
 - They debated other parts of the proposal.
Onların tarafında bir hataydı.
 - It was a mistake on their part.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
 - Both parties opposed war.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
 - Tom admitted that it was partially his fault.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
 - I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
 - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
 - What is the hard part of learning Japanese?
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
 - Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
 - No one was in a hurry to leave the party.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
 - He had to part with his house.