One of the toughest things in the world to do is forgive.
- Dünyada yapacak en zor şeylerden biri affetmektir.
Is it harder to forgive or to forget?
- Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zor?
You'll have to excuse me.
- Beni affetmek zorunda kalacaksın.
Dan begged Linda for forgiveness.
- Dan Linda'nın affetmesi için yalvardı.
Christ taught forgiveness.
- İsa affetmeyi öğretti.
I certainly don't condone that.
- Kesinlikle onu affetmem.
Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
I lied. Please forgive.
- Yalan söyledim. Lütfen affet.
You forgave me, didn't you?
- Beni affettin, değil mi?
Tom forgave Mary for losing all his money.
- Tom bütün parasını kaybettiği için Mary'yi affetti.
Excuse us for a second.
- Biran için bizi affet.
The teacher excused me for being late for class.
- Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.
Tom still hasn't forgiven me.
- Tom hâlâ beni affetmedi.
You've never forgiven me, have you?
- Beni hiç affetmedin, değil mi?
Tom asked his girlfriend to pardon him for forgetting her birthday.
- Tom onun doğum gününü unuttuğu için onu affetmesini rica etti.