ability to perform or produce

listen to the pronunciation of ability to perform or produce
English - Turkish

Definition of ability to perform or produce in English Turkish dictionary

capacity
{i} kapasite

Bu kitap genç okurların kapasitesi dahilinde. - This book is within the capacity of young readers.

Biz mutlu bir birlikteliği yürütme kapasitesi ile doğmadık. - We aren't born with the capacity to carry out a happy coexistence.

capacity
alınabilir güç
capacity
sığdırma sınırı
capacity
(Bilgisayar) sığım
capacity
alım
capacity
liyakat
capacity
yetenek
capacity
dolu

Otobüs tam kapasite doluydu. - The bus was filled to capacity.

Salon tam kapasite doluydu. - The hall was filled to capacity.

capacity
maksimum
capacity
{i} hacim
capacity
{i} güç, iktidar
capacity
{i} hacim, oylum
capacity
(Tıp) Zihnin anlama ve kavrama yeteneği, zihin kapasitesi
capacity
(Askeri) KAPASİTE: Araç, motor, makine vesaire gibi vasıtaların istiap hacimleri, çekme kabiliyetlerini, kaldırma kudretleri ve benzeri niteliklerin genel sınırı. Örneğin; bir vincin yük kapasitesi gibi
capacity
{i} verim
capacity
{i} görev; mevki, sıfat: He did this in his capacity as president. Bunu
capacity
{i} sıfat

Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu. - Mr Brown was acting in the capacity of ambassador.

capacity
(Nükleer Bilimler) sığa, kapasite
capacity
(isim) kapasite, hacim, verim; yetenek, kabiliyet, yeterlik; güç, iktidar; sıfat
English - English
capacity
ability to perform or produce

    Hyphenation

    a·bi·li·ty to per·form or pro·duce

    Turkish pronunciation

    ıbîlıti tı pırfôrm ır prıdus

    Pronunciation

    /əˈbələtē tə pərˈfôrm ər prəˈdo͞os/ /əˈbɪlətiː tə pɜrˈfɔːrm ɜr prəˈduːs/
Favorites