Sen benim için değerli bir varlıksın.
 - You're a valuable asset to me.
Birçok kişi bugünlerde varlık açısından zengin ama zaman açısından fakir.
 - Many people these days are asset-rich but time-poor.
Leyla'nın mal varlıkları donduruldu.
 - Layla's assets were frozen.
Fadıl, Leyla'yı bir mal olarak gördü.
 - Fadil saw Layla as an asset.