English - Turkish
Definition of a thin line, sometimes gilded, along a yachts strake below deck level in English Turkish dictionary
- cove
- {i} koy
Ben gece motosikletimin üstüne bir kılıf koyduğumu sağlama alırdım.
-I used to make sure I put a cover over my motorcycle at night.
O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
-He put a cover over his car.
- cove
- (Coğrafya,Teknik) körfezcik
- cove
- kişi
- cove
- (Mimarlık,Teknik) çukur
O çukur doldurulmalı, kapatılmamalı.
-That hole should be filled, not covered.
- cove
- (Mimarlık) içbükey kemer
- cove
- {f} kovuk haline sok
- cove
- köy
- cove
- duvarın tavan veya yerle içbükey şekilde birleşmesi
- cove
- {i} ahbap
- cove
- {i} sığınak
- cove
- adam/koy
- cove
- {i} barınak
- cove
- {i} körfez
- cove
- {i} dik yamaçlarla çevrili koy/körfez/vadi
- cove
- {i} kemer
- cove
- koyak
- cove
- {i} kovuk
- cove
- oyuntu
Related Terms
English - English
Definition of a thin line, sometimes gilded, along a yachts strake below deck level in English English dictionary
- cove
a thin line, sometimes gilded, along a yachts strake below deck level
Hyphenation
a thin line, some·times gilded, a·long a yachts strake be·low deck lev·elPronunciation
Resimler
Favorites