English - Turkish
Definition of a single respiration, or the time of making it; a single act; an instant in English Turkish dictionary
- breath
- soluk almak
- breath
- hafif rüzgâr
- breath
- nefes
Burada nefes almak mümkün değil.
-It's not possible to breathe here.
Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.
-He lies as naturally as he breathes.
- breath
- soluklanma
Tom soluklanmak için durmak zorunda kaldı.
-Tom had to stop to catch his breath.
Tom soluklanmak için durdu.
-Tom stopped to catch his breath.
- breath
- küçük bir hareket/işaret/iz
- breath
- {i} soluk
Tom soluklanmak için durmak zorunda kaldı.
-Tom had to stop to catch his breath.
Tom soluklanmak için durdu.
-Tom paused to catch his breath.
- breath
- in the same breath bir solukta
- breath
- insanın nefesini kesen
- breath
- {i} fısıltı
- breath
- buğu
- breath
- {i} ağızdan çıkan buhar
- breath
- aynı za
- breath
- catch one breath soluğu kesilmek
- breath
- {i} esinti
- breath
- dinlenmek
- breath
- breathtakingheyecan veren
Related Terms
English - English
Definition of a single respiration, or the time of making it; a single act; an instant in English English dictionary
- breath
a single respiration, or the time of making it; a single act; an instant
Hyphenation
a sin·gle respiration, or the time of mak·ing it; a sin·gle act; an in·stantPronunciation
Resimler
History
Favorites