a person of high rank

listen to the pronunciation of a person of high rank
English - Turkish

Definition of a person of high rank in English Turkish dictionary

estate
{i} malikâne
estate
arsa
estate
(Ticaret) taşınmazlar
estate
(Kanun) bırakıt
estate
(Ticaret) mülk geliri
estate
(Ticaret) mal varlığı

Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı. - He left part of his estate to his son Robert.

Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı. - He settled part of his estate on his son Robert.

estate
mülk

Sami, Mısır'da bir mülk bıraktı. - Sami left an estate in Egypt.

O, mülküne varis olarak sahip oldu. - He succeeded to his estate.

estate
ölen kimseden kalan mal varlığı
estate
arazi

Tom amcasının arazisini miras olarak aldı. - Tom inherited his uncle's estate.

estate
emlak
estate
(isim) mülk, emlâk, malikâne, arazi, varlık, miras, aşama, sınıf, durum, hal
estate
{i} hal
estate
{i} miras

Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak. - According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.

Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı. - My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.

estate
{i} varlık
estate
itibar
estate
yüksek mertebe
estate
konak
estate
{i} huk. tereke, bırakıt
English - English
estate
state
grandee
a person of high rank

    Hyphenation

    a per·son of high Rank

    Turkish pronunciation

    ı pırsın ıv hay rängk

    Pronunciation

    /ə ˈpərsən əv ˈhī ˈraɴɢk/ /ə ˈpɜrsən əv ˈhaɪ ˈræŋk/
Favorites