Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a landscape, or part of a landscape; scenery

listen to the pronunciation of a landscape, or part of a landscape; scenery
English - Turkish

Definition of a landscape, or part of a landscape; scenery in English Turkish dictionary

scene
{i} sahne

O, sahneye şaşırmıştı. - He was surprised at the scene.

Korkunç sahne onu korku içinde titretti. - The terrible scene made him tremble in fear.

scene
{i} olay yeri

Olay yerini detaylı olarak tanımladı. - She described the scene in detail.

Bir kalabalık olay yerinde toplandı. - A crowd gathered at the scene.

scene
manzara

Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı. - The scene of the car accident was a horrifying sight.

Manzara kelimelerle anlatılamayacak kadar çok güzeldi. - The scenery was too beautiful for words.

scene
{i} sahne, manzara, görünüm, görüntü: The picture depicts a
scene
hadise
scene
{i} mizansen
scene
görünüm
scene
keste
scene
rezalet

Herkesin önünde rezalet çıkarmayın. - Don't make a scene in public.

Sami, Leyla'nın düğününde bir rezalete neden oldu. - Sami caused a scene at Layla's wedding.

scene
heyecan

Bu heyecanlandırıcı bir sahne. - That's a heartwarming scene.

scene
{i} olay

Olay yerini detaylı olarak tanımladı. - She described the scene in detail.

Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı. - What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.

scene
{i} dekor

Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim. - I could really use a change in scenery!

Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm. - I figured a change of scenery might do us good.

scene
{i} sahne dekoru

Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim. - I could really use a change in scenery!

Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm. - I figured a change of scenery might do us good.

scene
{i} faaliyet alanı
English - English
scene
a landscape, or part of a landscape; scenery
Favorites