Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.
- The woman who he thought was his aunt was a stranger.
Halamın üç çocuğu var.
- My aunt has three children.
Noel için nineme bir gömlek vereceğim.
- I'll give grandma a shirt for Christmas.
Babaannem uçabiliyor.
- My grandmother is able to fly.
Babaannen kaç yaşında?
- How old is your grandmother?
Ben, dün hiç zaman kaybetmeden teyzemi hastanede ziyaret ettim.
- I lost no time in visiting my aunt in the hospital yesterday.
Teyzeciğim kötü hissediyor.
- My aunty is feeling sick.
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
- When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
Kız kardeşim anneanneme benzer.
- My sister resembles my grandmother.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Büyük annem 82 yaşında hâlâ enerjik.
- My grandmother is still vigorous at 82 years old.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
Sami yengesiyle birlikte yaşıyordu.
- Sami lived with his aunt.
Büyük annem çok yaşlandı.
- My grandma has gotten very old.
Büyük annem ve büyük babam için kaygılanıyoruz.
- We're worried about Grandma and Grandpa.
Kırmızı şemsiye ona büyükannesini hatırlattı.
- The red umbrella reminded her of her grandma.
Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
- Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
Babaannem eğildi ve bir iğne ve iplik aldı.
- My grandma stooped down and picked up a needle and thread.
Babaannem 75 yaşında.
- My grandma is 75 years old.
Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.
- My grandmother gave me more than I wanted.
Tom ve büyükannesi kitapçıya gitti.
- Tom and his grandmother went to the bookstore.
Ninem bu sabah mektubu yolladı.
- My grandmother posted the letter this morning.
Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.
- That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.
My grandma texts faster than you.
- My grandmother texts faster than you.
... are folks who've worked hard, like my grandmother. And there are millions of people out there ...
... My grandmother was like a 75 word per minute administrative assistant, and she was like ...