a degree or level of something; a position within a scale; a degree of quality

listen to the pronunciation of a degree or level of something; a position within a scale; a degree of quality
English - Turkish

Definition of a degree or level of something; a position within a scale; a degree of quality in English Turkish dictionary

grade
{i} kademe
grade
{i} seviye

Sadece sıkı çalışırsanız, seviyeleriniz çok gelişecek. - If you just work hard, your grades will improve a lot.

Seviyemi yükseltmek için çaba sarfettim. - I made efforts to improve my grades.

grade
Not, ders notu, sınav notu
grade
{f} derecelendirmek
grade
{i} kalite

Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır. - This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.

grade
düzlemek
grade
tasnif etmek
grade
yokuş
grade
not

Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu. - His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.

Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi. - The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research.

grade
sınıflandırmak
grade
(isim) derece, aşama, basamak, rütbe, kademe, sınıf, kalite, eğim, seviye, düzey, başarı notu
grade
{f} düzenlemek
grade
{f} not vermek
grade
tonları tanzim etmek
grade
tesviye etmek yolu kazıy
grade
{i} (ilköğretimde) sınıf: He's six years old and in the first grade. Altı yaşında ve birinci sınıfta
grade
cins
grade
{i} basamak
grade
(fiil) sınıflamak, sınıflandırmak, derecelendirmek, not vermek, düzeltmek, düzenlemek
English - English
grade

This fine-grade coin from 1837 is worth a good amount.

a degree or level of something; a position within a scale; a degree of quality

    Hyphenation

    a de·gree or lev·el of something; a po·si·tion with·in a scale; a de·gree of qua·li·ty

    Pronunciation

Favorites