a daughter or son

listen to the pronunciation of a daughter or son
English - Turkish

Definition of a daughter or son in English Turkish dictionary

child
{i} evlat

Bu çocuk evlat edinildi. - This child has been adopted.

Karım evlat edinmek istiyor. - My wife wants to adopt a child.

child
çocuk

Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi. - It seems that the children will have to sleep on the floor.

Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım! - People of Almaty, let us create a child-friendly city!

child
{i} küçük

Genç bir çocuğun küçük bir kelime haznesi vardır. - A young child has a small vocabulary.

Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor. - Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.

child
{i} velet
child
{i} ürün

Bu ürünü çocukların erişemeyeceği bir yerde saklayın. - Keep this product out of children's reach.

child
bala
child
ufaklık
child
(Bilgisayar) ast

Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi. - My daughter, as a child, often suffered from asthma attacks.

Kızım bir çocukken sık sık astım atakları yaşardı. - My daughter often had asthma attacks when she was a child.

child
(Bilgisayar) bağımlı

Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu. - This former child actor later became a drug addict.

Çocuklarınızın televizyon bağımlısı olmasına izin vermeyin. - Don't let your children become couch potatoes.

child
bızdık
child
toy
child
çaylak
child
sonuç

Sami'nin bir çocukla sonuçlanan bir ilişkisi vardı. - Sami had a relationship that resulted in a child.

Sonuçta o hâlâ bir çocuk. - She's still a child after all.

child
{i} çocuk; bebek
child
(Tıp) (children). Çocuk
child
{ç} chil.dren (çîl'drın)
English - English
child

My youngest child is forty-three.

a daughter or son

    Hyphenation

    a daugh·ter or son

    Turkish pronunciation

    ı dôtır ır sʌn

    Pronunciation

    /ə ˈdôtər ər ˈsən/ /ə ˈdɔːtɜr ɜr ˈsʌn/
Favorites