Definition of a beverage made from cocoa powder and milk and sugar; usually drunk hot in English Turkish dictionary
- chocolate
- çikolata
Ann'in çikolataya zafiyeti var.
-Ann has a weakness for chocolate.
Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
-It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
- cocoa
- kakao
Fildişi Sahilli dünyanın en büyük kakao üreticisidir.
-Ivory Coast is the world's biggest cocoa producer.
Çok fazla kakao kafanı dağınık yapabilir.
-Too much cocoa can mess with your head.
- chocolate
- {s} çikolata renkli
- chocolate
- {i} fondan
- chocolate
- {i} çikolatalı şekerleme
Mary tüm çikolatalı şekerlemeleri yedi.
-Mary ate all the chocolate truffles.
- chocolate
- çikolata ile yapılmış
- chocolate
- {i} çikolata: a piece of chocolate candy bir çikolata
- chocolate
- çikolata rengi
- chocolate
- {s} koyu kahverengi
- chocolate
- çikolata renginde
- chocolate
- {s} çikolatalı
Oğlumun yediği bir çeşit ve tek tatlı çikolatalı pastadır.
-The one and only dessert my son eats is chocolate cake.
Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.
-Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake.
- chocolate
- {s} çikolatadan yapılmış
- cocoa
- {i} sütlü kakao
- cocoa
- cocoa butter kakao yağı
- cocoa
- {i} kakao rengi
- cocoa
- (isim) kakao, kakaolu içecek
- cocoa
- kakao rengi cocoa bean kakao çekirdeği