Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake.
- Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.
It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
- Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
Ann has a weakness for chocolate.
- Ann'in çikolataya zafiyeti var.
I've got some brownies.
- Biraz çikolatalı kekim var.
I baked you some brownies.
- Sana biraz çikolatalı kek pişirdim.
The chocolate cake tempted her even though she was dieting.
- O diyette olsa da çikolatalı kek onu cezbetti.
Tom loves chocolate cake.
- Tom, çikolatalı keke bayılır.
Mary ate all the chocolate truffles.
- Mary tüm çikolatalı şekerlemeleri yedi.
I like chocolate ice cream.
- Ben çikolatalı dondurmayı severim!
Ann has a weakness for chocolate.
- Ann'in çikolataya zafiyeti var.
After Tom's dog ate a candy bar, Tom used his smartphone to calculate the level of chocolate poisoning.
- Tom'un köpeği şeker çubuğunu yedikten sonra, Tom çikolata zehirlenmesinin seviyesini hesaplamak için akıllı telefonunu kullandı.