a (usually small) group of people who perform music together

listen to the pronunciation of a (usually small) group of people who perform music together
English - Turkish

Definition of a (usually small) group of people who perform music together in English Turkish dictionary

group
grup

Bir grup çete parayı çaldı. - A group of gangsters stole money.

Bir grup milis onu gördü ve ateş açmaya başladı. - A group of militia saw him and began shooting.

group
{f} gruplandırmak
group
gruplamak
group
türkümlemek
group
türkümlere ayırmak
group
küme
group
gruplara ayrılmak
group
gruplaşmak
group
topluluk

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur. - Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.

group
{f} gruplaştır
group
{i} kütle
group
{i} öbek
group
{i} kafile
group
yan yana
group
aynı zamanda teşekkü1 ettiği farzolunan kaya tabakaları
group
(Tıp) Kimyasal bileşim hususunda birbirine benzer maddeler takımı
group
{i} manga
group
birbiri ile benzerlikleri olan hayvan veya bitki sınıfı
English - English
group
a (usually small) group of people who perform music together
Favorites