She began to grumble and then to weep.
- Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı.
In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department?
- Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi? dedi.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
She began to cry in a loud voice.
- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
She asked him why he was crying.
- Ona niçin ağladığını sordu.
I could not stop myself from crying aloud.
- Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
I was sad when she was weeping.
- O ağlarken ben üzgündüm.
I cannot hear such a story without weeping.
- O tür bir hikayeyi ağlamadan dinleyemiyorum.
She simply wept a river of tears before her father's grave.
- O sadece babasının mezarından önce sürekli ağladı.
He wept over his daughter's death.
- Kızının ölümü üzerine ağladı.
John says when he dies he doesn't want anyone to cry for him.
- John öldüğü zaman hiç kimsenin onun için ağlamasını istemediğini söylüyor.
Nobody will cry for him.
- Kimse onun için ağlamaz.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
Social networking sites are dangerous for people under 13.
- Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Have you ever seen a spider spinning its web?
- Hiç ağını ören bir örümcek gördün mü?
The physical world is a complex web of events, and nothing happens for only one reason..
- Fiziksel dünya olayların karmaşık ağıdır ve hiçbir şey tek bir sebeple gerçekleşmez.
My mother did nothing but weep.
- Annem, ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
He did nothing but weep when he heard of his mother's death.
- Annesinin ölümünü duyduğunda ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.
- Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
There may be a killer who looks harmless in any social network.
- Sosyal ağlarda zararsız bir kişi gibi görünen bir katil olabilir.
Have you ever seen a spider spinning its web?
- Hiç ağını ören bir örümcek gördün mü?
A big spider was spinning a web.
- Büyük bir örümcek bir ağ örüyordu.
Tom is gritting his teeth in obvious pain.
- Tom ağrıyan dişlerini gıcırdatıyor.
The tree's root system stretches over thirty meters.
- Ağacın kök sistemi otuz metre boyunca uzanır.
Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
- Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.
Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
- Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
There is a big cobweb in the corner.
- Köşede büyük bir örümcek ağı var.