-i çalıştırmak

listen to the pronunciation of -i çalıştırmak
Turkish - English

Definition of -i çalıştırmak in Turkish English dictionary

-i çalıştırmak
coach
ücretle çalıştırmak
hire

It wasn't my idea to hire him. - Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.

çalıştırmak
operate

The lawn mower needs gas to operate. - Çim biçme makinesini çalıştırmak için benzin gerekiyor.

The appliance is wonderfully simple to operate. - Cihazı çalıştırmak mükemmelce basittir.

çalıştırmak
make smth. work
çok çalıştırmak
overwork
elle çalıştırmak
manipulate
mecburi çalıştırmak
(Askeri) commandeer
personel çalıştırmak
employ
zorla çalıştırmak
(Kanun) forced labour
çalıştırmak
start

Press this button to start the machine. - Makineyi çalıştırmak için bu butona basın.

When we started out in 2008, we wrote down a list of people that we wanted to hire, then went out and hired them. - 2008'de işe başladığımızda, çalıştırmak istediğimiz insanların bir listesini yazdık sonra dışarıya çıktık ve onları işe aldık.

çalıştırmak
run
bacaklarını çalıştırmak
strech one's legs
beynini çalıştırmak
cerebrate
fazla çalıştırmak
(makine) overrun
harıl harıl çalıştırmak
make things hum
iterek çalıştırmak
bump start
kafayı çalıştırmak
to use one's life
krankla çalıştırmak
crank
krankla çalıştırmak
crank up
pedalla çalıştırmak
treadle
pedalla çalıştırmak
pedal
rotasyonlu olarak çalıştırmak
rotate
rölantiye almak/de çalıştırmak
to idle (a motor)
saksıyı çalıştırmak
to use one's life
tekrar çalıştırmak
reactivate
torikini çalıştırmak/işletmek
slang to use one's head
ustura çalıştırmak
slang to tell lies, tell whoppers
çalıştırmak
have smb. on the payroll
çalıştırmak
exercise
çalıştırmak
employ

How many maids does that lady want to employ? - Bu hanımefendi kaç hizmetçi çalıştırmak istiyor?

A small company employs 50 people. - Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.

çalıştırmak
make things hum
çalıştırmak
drill
çalıştırmak
to operate, run (a machine)
çalıştırmak
set to work
çalıştırmak
power

Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours. - Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.

çalıştırmak
put on
çalıştırmak
to work (someone); to cause or allow (someone) to work
çalıştırmak
drive
çalıştırmak
task
çalıştırmak
actuate
çalıştırmak
start up
çalıştırmak
switch on
çalıştırmak
to operate, to run; to activate, to actuate; (araba, motor) to start; to employ; to train, to coach
çalıştırmak
to train (someone)
çalıştırmak için geçici yetkili
(Askeri) interim authority to operate
ücretle çalıştırmak
hire on
Turkish - Turkish

Definition of -i çalıştırmak in Turkish Turkish dictionary

çalıştırmak
Çalışmasını sağlamak
çalıştırmak
Çalışma işini yaptırmak
-i çalıştırmak
Favorites